21 Nisan 2011 Perşembe

Kahve Molası




Yaşam uğraşı mı dersiniz, yaşamak sanatı mı yoksa yaşam savaşı mı? Adını ne koyarsanız koyun ; yaşıyoruz bir şekilde. Ama bu kadar basit değil. Çünkü insan çok karmaşık, karmaşık olan insan değil insan davranışları aslında.



Belki geçmişte yaşadıklarımı yazmam ne kadar doğruydu bilemiyorum ama bunları kendime saklasam ne fayda. Ferit Edgü bir yerde "Herkese hayatını anlatma. Bazı parçalarını çalan olur." diyor tüm masumluğuyla. Zaten hayatım kayıp parçalardan oluştuğu için yazmakta herhangi bir sakınca görmüyorum.



Hayatı olduğu gibi yansıtmayı seviyorum. Yazarken içim rahat üstelik mutlu oluyorum. Erkekler hakkımda ne düşünür düşüncesini bir tarafa bırakarak yazmayı deniyorum. Başka türlü olmuyor. Bunu yaparken süslü cümlelerden, beylik laflardan uzak durarak olduğunca yalın anlatmaya çalışıyorum. Bilmiyorum oluyor mu?



Gerçek kişilerle ilgisi yoktur; cümlesi geçen her şeyden nefret ediyorum. Nasıl yani ?..diyorum, nasıl gerçeklerle ilgisi yoktur.



Yazdıklarımın fena halde gerçeklerle ilgisi vardır , yaşantımla, duyduklarımla, gördüklerimle, okuduklarımla, izlediklerimle, dinlediğim müzikle ilgilidir, hiç bir şey birbirinden bağımsız değildir.



Özel hayatlarını sır gibi saklarlar anlaşılır sebeplerden. Demek istediğim gece seviştik sabah omletimizi yedik türden her yaptığımızı anlatmak ya da birilerini deşifre etmek değil. Önemli olan hikayemiz de değil. Önemli olan bize kalan duygular, hissettiklerimiz. Ortak noktamız insan olarak bu değil mi?



Hiç yorum yok: