14 Mart 2011 Pazartesi

Hayat Memat





Sıkıldım. Ve geç mi öğreniyorum herkeslerden her şeyi ne? Ne çok şey biliyorlar; akıl verenler nasihat çekenler... Hadi ordan lan sen bana akıl verecek insan mısın?

Benim de bildiklerim var bunları yazabilmek isterdim... Çocukken uzun kış geceleri okumaktan başka çarem yoktu. Şimdi düşünüyorum da o zamanlar kitap okuma alışkanlığı kazanmışım demek ki. Çok okuduğum için mi bu kadar yazma istediği duyuyorum yoksa yazmak için mi okuyorum bir türlü bilemedim.


Evet herkes çok şey biliyor benimse bir boktan haberim yok. Hep biraz dışarıda kalmak içlerine katılamamak, ait olamamak, belki sırf bu yüzden kitaplara sığınmak. Kitaplar asla asla seni yargılamaz, seni değiştirmeye çalışmaz, seni olduğun gibi kabul eder. Ve belki de bir hikayenin içinde bulursun kendini.


Her seçim bir vazgeçiştir derler ya mesela herkes evlenirken bir bir takım şeylerden vazgeçer. Yaşamayı seçerek ölümden vazgeçmek gibi. İnsan O'dur ki intiharı bile düşünür ama çoğumuz ölüme hazır değiliz ben dahil.

Havada mutluluk gördüysen onu yakalamalısın dostum. Bu birbirini seven iki insanın aynı şeye gülmesi kadar basit olabilir. Birlikte yürümek, birlikte hüzünlenmek, birlikte susmak, dizlerine yatmak ve sadece uyumak sevişmekten bile güzeldir sanki.

Her ne yaşamışsan bu sana keder de verse zevk de verse yaşaman gerektiği içindir. Öyle olması gerekiyor belki de; sen nerden bileceksin fazla kurcalama derim her zaman kendime. Hayat sorgulamaya gelmez çünkü. Mutluyken iyiydi değil mi? Sonra insan dediğin şey zaafları olan bir yaratık. Zaaflarını kabul edersen hayatla barışabilirsin belki.

Dün bugün ve yarın aslında aynı şeyleri ifade eder. Sorun burada başlar istersin ki beklediğin şey hemen gerçekleşsin, aradığın hemen bulunsun bir mucize olsun. Yani başkalarını bilmem, ben biraz öyleyim. Ben biraz öyle biraz böyle biriyim işte.

Şahsıma kısa not: Kendimize iyi davranmak şımarıklık anlamına gelmiyor.

2 yorum:

Bilge dedi ki...

Karışma, karış hayata...

lijepa djevojkaa dedi ki...

:))