21 Haziran 2011 Salı

Yaşama Savaşı

Alışıyordum. Hayat bir romanı orta yerinden okumaya başlamak gibiydi başında neler yazdığını bilmiyordum, kaçırmıştım yaşamaya başlamak için gene geç kalmıştım; sonunu ise zaten bilemezsin bilmek de istemezsin. Bir öğrenci gibiydim, üstelik okurken kaldığım yeri şaşırıyordum. Sık sık hata yapmam bu yüzdendi. Okuduklarımı sık sık unutuyordum, hayat için iyi bir öğrenci sayılmazdım. Bir de düşünmeyi öğrenmeliydim. Düşünmem gereken çok şey vardı.
Bu süre zarfında ne zaman televizyonu açsam aydınlarımız halkın cahil olduğundan bahsediyorlardı. Yılan hikayesine dönen bir mesele; üstünde fazla durmadım, yalnız halkım için üzüldüm aydınlarımızı tanımıyorlardı yıllardır aynı insanları aydın olarak biliyorlardı. Ben de bir ara dalmışım kendimi aydın kategorisine koymuşum oysa halkın içindeydim halktan biriydim. Yoksa ben de mi cahildim? Ey aydın kişilik beni neden cahil bırakıyorsun? Yoksa sen de mi düşünemiyorsun? Aydınlarla ortak bir yönüm olmasına çok sevindim. Giderek aydınlaşıyordum. Geriye dönüp bakıyordum çözümleme bile yapıyordum benimkisi daha çok ruh çözümlemesiydi ama olsun zararı yoktu. Ülke yeni seçimden çıkmıştı bu kadar yaygara kopsundu. Sen de yeni savaştan çıkmıştın. Boşver ülkeyi şimdi hem kendini koskoca Türkiye ile mi kıyaslıyorsun. Adama deli derler. Arkandan gülerler.
Evet savaşamadan yenilmiştim, yorgundum, korkağın tekiydim.
Kaçıyorsun. Kendinden kaçarken aptalca bir hayat kuruyorsun o hayatın içinde kendini arıyorsun, bulamıyorsun. Yıllar geçiyor artık aile olmak istiyorsun, kendin bile olamazken nasıl aile olursun, hiç düşündün mü? Düşünmeyi bile bilmezsin sen. Bir öğrensem ne güzel düşünürdüm.
Kitaplar alıyorsun çoğunu sonuna kadar okuyamıyorsun, her işin yarım. Bir şeyi de sonuna kadar yapmayı öğrensen artık. Yarım kalan herşey için üzüldüm. Bu yüzden hayatım parça parçaydı çok istesem de bir bütün olamazdı artık.


Hiç yorum yok: