8 Ağustos 2011 Pazartesi

Hayat Bir Oyun Sahnesi Gibidir





Bazen istersin, beklersin, özlersin, hayal edersin. Hayal dünyasında hep güzel şeyler vardır; yapamadıklarımız, olmak istediklerimiz...



Eskiden hayallerim dünyaya sığmazdı şimdi cebime doldurduğum çakıltaşları gibi yaşıma inat yıllar geçtikçe sayıları eksiliyor. Sanki denize karşı dikilmişim ve her hayalkırıklığında cebimden bir taşı alıp söverek denize fırlatıyorum ben. Biliyorum bir gün elimde hiç çakıltaşı kalmayacak, hayalsiz bakalım ne yapacağım? Realist olurum o zaman ve lütfen lütfen bana masal anlatmayın ben realist bir kadınım, derim.

Ayrıntılara takılmaktan vazgeçmeliyim, bir erkek gibi düşünmesini öğrenmeliyim. Ne var ki erkeklerin dünyası da karışık bence. Çünkü erkek mağdur kadına dayanamıyor. Sense mağdur rolü oynayamıyorsun hayat bir oyun sahnesi gibi bunu unutuyorsun güçlü olduğundan değil elbette. Ve sen kaya gibi bir erkeğin karşısında duruyorsun sesin yankılanması gibi kayaya çarpıp geri dönüyorlar sanki ve gene yalnızlık. Oysa bırakın bir kayayı, kayadan kopan bir zerrecik bile olmayı beceremedim ben.


Sırf sorunlarımı anlatmadığım için sorunsuz bir hayatım olduğunu düşündüler (neşeli gözüktüğüm için olabilir) ne güzel bir hayatın var insan senin yerinde olmak istiyor, öyle mi canım..Dünyaya gelip derdi olmayan var mı? İnan ki yok şekerim.


İçsesim Donkişot olmaya ucuz kahramanlığa soyunma, diyor. İçsesimi dinliyorum, sanki içimde başka bir kadın var beni yönetmek istiyor. Sanırım benim iyiliğimi istiyor, bana acıyor.


Yanılıyor olabilirim her şeyi biliyor olamam. O zaman tüm insanlıktan özür dileyeceğim:

Ben yanıldım siz haklıydınız, siz kazandınız! diyeceğim.

Hiç yorum yok: