26 Ekim 2010 Salı

Popülizmin Ruhlara Etkisi


Eskiden Osmanlı ruhu, İslam ruhu diye bir şey vardı.Sonra bilmem ne oldu(aslında ne olduğunu biliyorum onu da başka zaman yazarım).
Bizler hızla akan bir zamanı yakalamaya çalışırken, güzellikler arkada mı kaldı?
Ya bir amaca körü körüne bağlandık ezbere yol aldık ya da iyiden iyiye amaçsız bırakıldık, yaprak misali savrulduk, sürekli şikayet eden bireyler haline geldik.Trafikten şikayet et, insanların vefasızlığından şikayet et; şikayetlerimiz eğitim sisteminden, yargı sistemine kadar çok geniş bir alana yayıldı.
Haksız değildik elbet ama arada aynaya bakmayı unuttuk galiba.
Unuttuğumuz kavramların her biri İslam dininde vardı oysa.Komşusu açken tok oturan gene bizler olduk farkında dahi olmadan.
Neydi bizi hızla Osmanlı ruhundan uzaklaştıran şey.Daha modern olmak çağdaş olmak mıydı? Batı dediğin tek dişi kalmış canavar idi hani? Kavram karmaşası yakamızı hiç bırakmadı.
Elif Şafak yazmasaydı "aşk" kitabını Mevlana bu kadar ünlenir miydi acep?
Gözünü sevdiğim popülizm sen nelere kadirsin.Mevlana'yı bile yeniden keşfettirirsin.
Ne yazık ki bazı değerlerimizi kaybediyoruz; üzücü olan ise bu değerlerin yerine koyacak hiç bir şeyimiz yok!
Yargıda rüşvet ve biraz daha para kazanmak için sağlam dişleri çeken doktorlar, platin yerine tornacıdan çıkma metalleri takan cerrahlarımız, ve hızla ideallerini kaybeden insanlar topluluğu.
Ne dersiniz tüketim çağında normal midir tüm bunlar.Eğer normal ise anormal olan benim buna henüz alışamamış olmamdır bağışlayın.

Hiç yorum yok: