22 Ekim 2010 Cuma

Hayattan notlar:

Sevdiğim adam yani kocam karşımda öyle umutsuz oturuyordu ki kendimde ona dokunma cesaretini bile bulamadım.
İşten yorgun dönmüştü eve ama onu böyle çaresiz bırakan yorgunluk değil abisinin hastalığına üzülmesi idi.
Abisi onun için çok değerli çünkü çok erken yaşta babasını kaybedenler kardeşliğin ne demek olduğunu daha iyi bilirler, birbirlerine destek oldukları bir hayat onların ki.
Ve şimdi küçük kardeş büyük kardeş için bir şeyler yapmalı.
Hem maddi hem manevi insanı etkileyen, için için bitiren bir süreç.
Belli ağlamış gözleri kıpkırmızı hiç konuşmuyor karşımda öyle bitkin bitmiş bir vaziyette ki en az onun kadar çaresizim ben de.
Malda mülkte gözüm yok yeter ki çok sevdiği abisi iyi olsun, eski günlerimize dönelim, paramızın olmasa bile yüzümüzün güldüğü o şen şakrak bayram sabahları gibi mesela hepimizin bir arada olduğu o sağlıklı günlere...
Hayatın size neler getireceğini bilemezsiniz bu illet hastalık içimizden en neşeli hayata en çok bağlı bu adamı yani eşimin abisini seçiyor.
Ve ben belki hayatımda ilk defa eşim mutlu olmaz ise mutlu olamayacağımı, o ağlarken gülemeyeceğimi anladım ve çaresizliğin belki ne demek olduğunu öğrendim.
Şimdi dilimde bir dua: "Ey Allah'ım sen her şeyin en doğrusunu bilirsin abimizi bize bağışla"

Hiç yorum yok: