29 Aralık 2011 Perşembe

Bugünlerde yazmıyorum. Yazmadığıma bakılırsa mutlu olmalıyım. Kafka beni görse yalnızlık çekmezdi ama Kafka'nın gözleri Milena'dan başkasını görmezdi.
Yazılmayanı, okunmayanı, açıklanmayanı, yaşanmayanı, yaşayamadıklarımızı, yarım kalan her şeyimizi, erken kaybettiklerimizi, anılarımızı, bizi gülümseten herhangi bir şeyi şapşal bir kediyi mesela, ayrılık acısı gibi bizi ağlatan şeyleri yazmak peşindeyim.
O kadar çok anlattım ki; insan anlaşılmadığını fark ettiği zaman anlatmaktan yoruluyor. Bazen olur, yaşam yorar. Onun için müzik, kitap, resim, sinema, tiyatro hepsi insan için. Bazen şarkılar çok sevdiğin bir dostla karşılaşmak gibi bir etki bırakabiliyor insan bedeninde. Bir kitap unutmak için en iyi afyondur mesela.
Kendimi yanlış bir hikayenin içine koymuşum, yanlış şehirlerde yanlış insanlarla yaşamışım.
Gidemedim ama kalamıyorum da; bedenim olduğu yerde dursa da ruhum sanki geziyor bu şehrin dağını, tepesini, rüzgarla arkadaş oluyor, yağmurla konuşuyor.
Siz bilmezsiniz bedenim tutsak, ruhum özgür benim.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne güzel ifadelerin içindeki yalnız kardeşlikler. . Herkes kendine hem yabancı,hem kendinden başka dost yok.Ta ki bir başka yalnızlığa çarpana dek. . Kalemine ve gönlüne sağlık. .

Adsız dedi ki...

"Kendimi yanlış bir hikayenin içine koymuşum, yanlış şehirlerde yanlış insanlarla yaşamışım.Gidemedim ama kalamıyorum da"neden böyle...kabahat bizim mi???

lijepa djevojkaa dedi ki...

Mavikalemlik, güzel sözlerin için teşekkürler.
CrocuS, sanırım hayat böyle bir şey.

Adsız dedi ki...

Merhaba bir süredir sizin blogunuzu takip ediyorum neden bilmiyorum yazılarınız güzel olduğundan bazıları hoşuma gidiyor yazmıyorsunuz bir süredir yazı olduğunda hemen okuyorum tebrik ederim (:

ramazan cekic dedi ki...

Cok begendim kutlarim.