
Aklımın kalan yarısını bir yerlerde ya da bir yerde unutmuş olmalıydım. Aklımın kalan yarısıyla yaşar mıydım, diğer yarısını bulur muydum, bulursam eskisi gibi olur muydum? Hiçbir fikrim yoktu.
Kaybeden olmak iş değildir, herkes yapabilir, herkes yapıyor. Herkes bir şeylerini kaybediyor bu hayatta ama çok azımız aklımıza mukayyet olamıyoruz. Bazen yarısını bir erkekte bırakıp geliyoruz.
Kaybetme sanatını öğrenenler, yaşama katlanabilme yeteneğini farkında olmadan geliştirirler. Katlanıyordum.
Diğer insanların sevdiği şeyleri ben sevmiyordum, Noel Baba'dan nefret ediyordum, palyaçoları çocukluğumdan beri sevmiyordum, geçmişimi sevmiyordum, geleceği düşünmek istemiyordum, futboldan, siyasetten, konuşmaktan, misafirliğe gitmekten, kuaföre gitmekten, oje sürdükten sonra kurumasını beklemekten, kalabalıklardan sıkılıyordum.
Geriye sevecek çok az şey kalıyordu. Bazen aklınızı başınızdan alan bir adam gibi.
Korkma, aç kapıyı dedim. Kalmaya değil; aklımın sende kalan yarısını almaya geldim.
2 yorum:
Aslina bakarsaniz "AKL" sahip olunacak bir meta degildir. "AKL" Internet falan gibidir, ya kullaniyorsunuzdur, ya da kullanmiyorsunuz. O zaman yazinizi "Aklimin yarisini kaybettim" degil de "AKL'i yarim yamalak kullanabiliyorum" uzerine olousturmaniz gerekir. "AKL" nasil kullanilir derseniz, "lisanla" derim.
Chevalier des Mots.
Bakmayin, aslinda "adsiz" degilim:
chevalier.desmots@facebook.com
devam edersek buna gore insan "AKL"'i aradaki kullanma araci lisan'in saglik ve sihhatine gore ya basarili bir sekilde kullaniyordur, ya da kullanamiyordur. Bence burada o kiside "fiziksel bir maraz var mi?" diye sorusturmadan once kullandigi arcin - lisanin - saglikli olup olmadigi sorusturulmalidir.
Chevalier des Mots.
Yorum Gönder