21 Eylül 2011 Çarşamba

Bir Güzeli Bir Kötüye Vermişler

Bir güzeli bir kötüye vermişler. Neylersin dünya kötülerin. İyilerin bilmiyorlar değerini. Kötü adamların yanında hep güzel kadınlar vardı, bakıp biraz sevap kazanmak için.
Kalabalık, bir düğün yapılır, çok altın takılır. Bütün gözler gelinin üstünde güzel mi çirkin mi önce ona bakılır. Bülbülüm altın kafeste. Zihninde bir hayal kuruyorsun, bir kuşun özgürlüğe uçtuğunu görüyorsun.
Ve bazı kadınlar daha doğarken ihmal edilmiş, güzelliği sermaye edilmiş.
Bilmediğin şehirlerde, bilmediğin insanlar arasında gün gelir kızlık soyadını unutursun, bohçanda hayallerin.
Nerede ne zaman ne söylenmesi gerektiğini ne zaman güleceğini ne zaman susacağını bir yeni gelin her zaman bilmeli ama şaşırıyor insan. Çünkü burada hiçbir şeyi affetmiyorlar.
Hayat bazı oyunlar oynar insana siyah beyaz Türk filmi tadında. Tüm gücümüzle ayakta durmalıyız çünkü düşeni kaldırmıyorlar bu oyunda.
Kadın cevabı içinde saklı bir sorudur salında bilmezler. Bazı kadınlar kaybettikçe zenginleşir.
Büyüdükçe hayat zorlaşıyor, içimiz bulanıyor. Ne yapsak boşuna anneciğim senin öğrettiğin doğrular bizi mutlu etmiyor mutluluktan geçtik huzuru bulabilsek o da yeter bize.
Yaz henüz bitmemiş, ilk çocuğa gebe değildi, hayallerini yitirmemiş, sigaraya da başlamamıştı, önemsiz şeylere takılıp kalmazdı, insanların aklından korkunç şeyler geçtiğini de o zamanlar bilmezdi.
Hava karardı ışığı yakmayı unutmuştu radyoda bir Neşet Ertaş türküsü çalmaya başladı: cahildim dünyanın rengine kandım...

Hiç yorum yok: