9 Temmuz 2010 Cuma

Kadın Olmak


Bazen anneme kızıyorum, teyzeme kızıyorum, halama kızıyorum örnek aldığım kim varsa artık. Aslında kızgınık değil bunun adını da koymuş değilim üstelik.
Bize başımız önümüze eğik yürümeyi öğrettiler başımız dik değil ki arkamızdan konuşmasınlar laf gelmesin diye.Erkeklerle konuşmak yasaktı çoğu zaman elalem ne derdi laf söz gelirdi. Ben gene rahat büyüdüm mesela okuldan arkadaşlarımız oldu annem babam ses etmezdi ama genede çok dikkatliydik üstümüzde hep bir toplum baskısı vardı. Annem belki arkadaşlarıma izin verirdi ama komşu teyzelerin gözü hep üstümüzdeydi ilk gençlik yıllarında.
Sanırım biraz kendimize güven eksikliği yarattı bu durum. Bu topraklarda kadın olmak hiç kolay değil hakikatten. Çok gülersin olmaz, çok konuşsan hiç olmaz. Kıçını kırıp evde oturmayı bileceksin öyle ortalıkta elinde sigara dolaşmayacaksın ulu orta yerde mini etek giymeyeceksin.
bize hiç kadın olmayı kendine güvenmeyi öğretmediler yüz yıllık toplum kuralları aklımızın bir köşesindeydi.
Türk erkekleri kadar ben de Rus kadınlarına hayranlık besledim özgürce giyinebiliyorlar, salınarak yürümeyi beceriyorlar.
Bir mini etek giyip yolda yürümek biz de neden başka anlamlara geliyor?
Ben mini eteği evin dışında da giymeyi gerçekten isterdim, burada eşimin "Millet ayı gibi sana bakacak, başıma bela mı olacaksın." sözleri üzerine giymekten vazgeçtik, bluejean giydik.
Bu yüzden uzun süre aynaya bakınca beğenmedim kendimi. Belki özgürlüklerin bu denli kısıtlanıyor olması bizi mutsuz ediyor. Erkek içgüdüsel seksi kadın beğeniyor ama evlenmiyor ya da evlendiğin de bu tarz giyinmenden doğal olarak hoşlanmıyor. Bu bir ikilem.
Ne zaman ki artık kendimi sevmeye karar verdim ki bu da olgunlukla alakalı bir durum kendimle barışmaya karar verdim.
Oysa namus kavramı kılık kıyafetle ilgili değildir. Bir kadın özgürce giyindiğin de gerçekten mutlu olur.
Yeni nesil tabuları yıksa bile beynimiz tabuları yıkmakta zorlanıyor içimizi kemiren saçama duygular peşimizi bırakmıyor.